sliderdd

“İstanbul Ormanlarının Sorunları ve Çözüm Önerileri” Sempozyumu Sonuç Bildirgesi

Türkiye Ormancılar Derneği Marmara Şubesi, “İstanbul Ormanlarının Sorunları ve Çözüm Önerileri” adlı sempozyumu, bu sorunu bilimsel olarak tartışmak ve çözüm önerileri sunmak üzere 5-6 Aralık’ta, İstanbul Kadıköy, Barış Manço Kültür Merkezi’nde gerçekleştirdi.

Sempozyumun ilk gününde İstanbul’un biyoçeşitliliği, ormanları, ve şehirleşmenin ormanlar üzerinde yarattığı baskılar ile ilgili konuşmalar yapıldı. İkinci günde izlediğimiz sunumlarda ise, yasa değişiklikleriyle orman talanına nasıl izin verildiği ortaya kondu ve İstanbul’un ormanlarında yaşanan ekolojik sorunların nedenleri tartışıldı.

Sempozyumun amaçları şu şekilde belirtilmişti:
“Kentin sadece kuzeyinde kalmış olan ormanlar, büyük baskı altında olup son yıllarda hem yasal değişiklikler hem de yapılaşmanın kuzeye doğru kayması, büyük projelerin kuzey ormanlarının çevresinde ve içinde yoğunlaşması, ormanlar üzerindeki baskıyı geri dönüşümsüz bir noktaya getirmiş, kuzey ormanları hem içinden hem de kenarından çökmeye başlamıştır. Koruma kanunlarındaki ‘korumama’ hükümleri, maden yasası, su izinleri, 3.köprü ve bağlantı yolları, 3.havaalanı gibi projelerle İstanbul’un kuzey ormanları üzerindeki baskılar, daha şimdiden gözle görülür bir yok oluşa neden olmaya başlamıştır” (Türkiye Ormancılar Derneği Marmara Şubesi)

Sunumlar sonunda ortaya çıkarılan sonuçlar, Ali Erhan Özer, İsmail Başoğlu, Prof. Dr Ünal Akkemik tarafından toparlandı. Bunlardan bazıları şöyle: İstanbulun ormanları, biyoçeşitlilik açısından Avrupa’nın en önemli ormanlarından olsa da, tarihinde görmediği bir tahribata maruz kalıyor; 2/B orman alanı statüsünün yarattığı sosyal-ekolojik sorunlar yeterince çalışılmıyor; İstanbul’un nüfusu, metropolleşmeyle birlikte sürekli artıyor; İstanbul’un kuzey ormanlarını sıkıştıran, binlerce lüks konut projesinin başlamasına sebep olan rant projeleri (3. Çevreyolu, 3. köprü, 3. hava alanı) hükümet tarafından devam ettiriliyor; İstanbul’un su havzaları (Alibeyköy, Elmalı, K.Çekmece, B.çekmece) yapılaşma ile birlikte kirlendiği için, İstanbul su sıkıntısı çekme tehdidiyle karşı karşıya kalıyor; Su havzalarında yapılaşma hemen durdurulmazsa, Ömerli barajının da işlevini yitireceği biliniyor.

Sonuçlar şu şekilde sıralandı;

1. İstanbul Ormanları tarihinin hiçbir döneminde, bugünkü kadar baskı görmemiştir. Bizans Döneminde Belgrad Ormanından kaçak olarak alınan 30 gram su için, yaklaşık yarım kilo altınla cezalandırılmış; Ormanlı Döneminde ormana verilen zarara karşılık dönemin Su İşleri Nazırı görevinden uzaklaştırılmış, 1924 yılında Atatürk’ün İmzasıyla, Belgrad Ormanının eğitim amaçlı olarak korunmaya alındığı ve rekreasyon faaliyetlerinin tümüyle yasaklandığı bildirilmiştir. Günümüzde ise ortaya çıkan görüntü, Bizans, Osmanlı ve Cumhuriyetin ilk dönemlerinden miras aldığımız İstanbul ormanlarında mirasa sahip çıkamadığımızdır. Osmanlı’nın torunlarını olduğunu dile getiren yetkililer, Osmanlı’nın çeyreği kadar bile korumamaktadır.

2. İstanbul ili, biyolojik çeşitlilik açısından dünyanın en zengin yerlerinden biridir. Küçük bir karşılaştırılma yapıldığında, İngiltere, Fransa, Polonya gibi ülkelerden çok daha fazla bitki çeşitliliğine sahiptir.

3. İstanbul’un kuzeyinde yer alan doğal yapraklı orman, Avrupa’nın en önemli ve doğal yapısını korumuş bir kaç ormandan biridir. İlk amenajman planını yapıldığı, ilk fidanlığın kurulduğu, ilk park uygulamasının gerçekleştirildiği, Türkiye’nin ilk orman fakültesinin, ilk araştırma ormanı statüsünde olduğu, kısacası ormancılığın doğduğu bir ormandır. Bu nedenlerden dolayı mutlak korunması gereken bir ormandır.

4. Nüfus artışı, tarım alanlarının yarı yarıya azalmasına, güneyde yer alan kısımlardaki yoğunluğun artmasına, kentin kuzeye, ormanlara doğru genişlemesine neden olmuştur. Mimarlık ve şehir planlama ilkelerinin tamamen dışında çarpık bir şekilde genişleyen kent, ormanlara gözle görülür zararlar vermeye başlamıştır. Mevcut ve gelecek hükümetlerin kısa vadede yasal değişikliklerle ormana zarar verebilecek tüm etkenleri ortadan kaldırmalıdır. Bu amaçla, gerçek bilimsel görüşleri dikkate almalıdır. Uzun vadede ise nüfusu yoğunluğunu artırmak yerine azaltmak zorunludur.

5. Yıllardan bu yana süregelen 2/B sorununun aslında her şeyden önce bir “ahlak sorunu” olduğu dile getirilmiştir. 2/B alanlarını yaratan topluluğun sosyolojik açıdan irdelenmesi gerektiği belirtilmiştir. Ayrıca 2/B sorununun bir sonuç olduğu belirtilmiştir. O nedenle 2/B ve benzer şekilde bir problem olan 2/A ve 2/C gibi ormanı olumsuz etkileyecek olan hükümlerin, öncelikle nedenlerinin ortaya koyulması, devletin devlet olma koşullarından biri olduğu belirtilmiştir.

6. İstanbul’un kuzeyindeki sorunların kaynağı aslında güneyinde bulunan şehirleşme ve aşırı nüfus baskısını yaratan hükümet politikalarıdır. Hükümetin “ekosistem yaklaşımını tümüyle hiçe sayan” yaklaşımı, aşırı rant sağlama ve gelir hırsıyla İstanbul’un kuzeyine sıkışmış olan ormanı çepeçevre kuşatmaya başlamıştır. 3.Çevreyolu, köprü ve 3.havalanı yollarının “halkı kandırarak” sadece transit geçitlere açılacağı belirtilmesine karşın daha şimdiden kuzeyinde binlerce konut projeleri gündeme gelmeye başlamıştır.

7. İstanbul’un kuzeyinde yer alan ormanlar bir yandan yerleşim, bir yandan da büyük projeler ve çevre yollarının yapılacağı güzergahta, ağaç kesimleriyle parçalanmıştır. Yani ekosistem parçalanmış ve ekosistem hizmetleri %100 azalmıştır.

8. Belgrad ormanları içerisinde yapılan çalışmalarda, özellikle orman içi dinlenme alanlarında, neredeyse tüm ağaçların hasta olduğu saptanmıştır. Bu sahalar rehabilite edilmeli ve rotasyona tabi tutulmalıdır.

9. İstanbul’un önemli su havzaları yapılaşma nedeniyle kirlenme sonucu elden çıkmıştır. Alibeyköy, Elmalı, K.Çekmece, B.çekmece barajları işlevini yitirmiş olup, Ömerli barajı da risk altındadır. Bu havzalarda yapılaşmalar acilen durdurulmalıdır.

Sempozyumun düzenleme komitesi tarafından önerilen çözümler ise şöyle;

1. Nüfus artışı mutlaka geriye döndürülmelidir. Anadolu’da istihdam olanakları sağlanarak geriye göç başlatılmalıdır.

2. Hala vakit varken, bilimsel bilgiler ve konunun gerçek uzmanlarının desteğiyle, yapılacak ana ve tali yollar ( orman alanlarından geçen) tüneller ile geçilmeli, yer üstünden gitmek zorunda olan kısımlarında ise ekolojik köprüler yapılmalı ve kesilerek açılan alanlar aynı türlerle yeniden ağaçlandırılmalıdır.

3. Ormanların taşıma kapasitesine uygun sayıda, bilimsel veriler ışığında ve uygun yerlerde yeni piknik alanları düzenlenmeli ve rotasyon uygulanmalıdır.

4. Mevcut piknik alanları Belgrad Ormanı olarak ayrılan 5500 hektarlık alanın dışına kaydırılmalı, 5500 hektarlık bir doğal orman gelecek kuşaklara aktarılmalı ve tamamen bilimsel faaliyetler ve eğitim öğretim amacıyla kullanılmalıdır.

5. İstanbul ormanlarında fragmantasyon (parçalanma) yoğun olduğu için “insanlık adına” bir bütün halde kalması gereken ormanlarda, Tabiat Parkı uygulaması tümüyle ortadan kaldırılmalı ve “Muhafaza Ormanı” statüsü daha da güçlendirilmelidir.

6. Belgrad Ormanı, tarihi, doğallığı ve biyolojik değeri nedeniyle “UNESCO Doğal Mirası” Listesine aday gösterilmelidir.

7. Su havzaları ve orman içlerinde yapılaşmaya izin verilmemelidir.

Bu haber Kuzey Ormanları Savunması tarafından hazırlanmıştır.