Kuzey Ormanları Savunmasının konuşmacı olarak katıldığı "Kocaeli Su Forumu" ile ilgili sendika.org haberi;
Kuraklık ile birlikte Türkiye’nin su sorunu giderek yakıcı bir hal alırken, Kocaeli Halkevleri ve Kocaeli Tabip Odası’nın birlikte düzenlediği Su Forumu geniş katılım ve zengin bir içerikle gerçekleşti. Sapanca Gölü ve Yuvacık Barajı’nın kuruması, derelerin talanı, suyun ticarileştirilmesi ve su kesintileri üzerine tartışmaların yürütüldüğü forumun ardından bir de sonuç bildirgesi yayımlandı.
Kocaeli Halkevleri ve Kocaeli Tabip Odası’nın “Gölümüze, deremize, barajımıza, suyumuza sahip çıkıyoruz” diyerek ortaklaşa düzenlediği Su Forumu, Kocaeli Yüksek Öğretim Derneği (KYÖD) Sosyal Tesislerinde gerçekleştirildi. Kurumakta olan Sapanca Gölü ve Yuvacık Barajı’nın yanı sıra kentin su politikasının masaya yatırıldığı foruma Sakarya’dan da çok sayıda insan katıldı.
Foruma konuşmacı olarak Kocaeli Tabip Odası Başkanı Kemal Keşmer, Sakarya Üniversitesi’nden Çevre Mühendisi Prof. Dr. Saim Özdemir, Kuzey Ormanları Savunması’ndan Çiğdem Çidamlı ve Eski İSU Genel Müdürü Servet Alpaslan katıldı. Konuşmacıların yanı sıra Sakarya Üniversitesi’nden akademisyenler ve çevrecilerde foruma katıldı. Öte yandan KYÖD Yönetim Kurulu Başkanı Haşmet Belen, böylesine önemli bir konuda gerçekleştirilen foruma ev sahipliği yaptığı için mutlu olduğunu ifade etti.
Belediyenin su politikası yok
Forumun açılış konuşmasını yapan İzmit Halkevi Başkanı Yaşar Seğmen, Büyükşehir Belediyesi’nin su politikasının olmadığını vurguladı. Seğmen, “Kocaeli kenti sermayenin talanına teslim edilmiştir. Kocaeli Büyükşehir Belediyesi’nin su politikasından yoksun olması bugün göllerimizin derelerimizin kurumasına sebep olmuştur. Kocaeli Büyükşehir Belediyesi Başkanı İbrahim Karaosmanoğlu ‘su üzerinden siyaset yapan nankördür’ demişti. Biz bu gün buraya su üzerinden siyaset yapmaya geldik. Sonuna kadar derelerimize suyumuza sahip çıkıp mücadelemizi yükselteceğiz” ifadelerini kullandı.
Çok tartışılan baraj
Ardından söz alan CHP İzmit Belediye Başkan Adayı Sefa Sirmen, su olmadan yaşanılabilir bir dünyayı düşünemediğini söyledi. En çok tartışılan projelerden birisini Yuvacık Barajı olduğunu söyleyen Sirmen, “1986 yılında ihalesi yapılmış ve 1989 temeli atılmış bir barajdır. Haftalarca sularımızın kesik olduğu ve suların 2. kattan yukarı çıkmadığı günleri yaşadık. Yap-işlet-devret modeli ile biz bu barajı Devlet Su İşlerinden teslim aldık ve 30 ayda tamamladık” dedi.
Yuvacık Barajı ile ilgili 1999’da yaşanan büyük deprem sonrasındaki gelişmeleri aktaran Sirmen, “Depremin yaralarını sardıktan sonra İstanbul’un su ihtiyacı olduğu için borcun bir kısmına ortak olarak Yuvacık Barajı’ndan su çekmek istediler. Biz de kabul ettik. Ancak onların ödemesi gereken borcu, parayı vermedikleri için hazine ödemek durumunda kalındı. Fatura da bize kesildi, biz hazineyi zarara uğratmış olduk” diyerek, asıl sorumlunun Tayyip Erdoğan kontrolündeki İstanbul Büyükşehir Belediyesi yönetimi olduğunu savundu.
En çok suyu SASKİ çekti
Sakarya Üniversitesi Çevre Mühendisliği Bölümünden Prof. Dr. Saim Özdemir, Sapanca Gölü alt havası çevre havzalar ile ilgili bilgiler verdi. Bölgede sanayinin gelişmesi ile tararım alanlarının azaldığını ve kentleşmenin arttığını vurgulayan Özdemir, toprağın yapısal değişikliklere uğradığı söyledi. Yapılaşmanın yoğun olduğu bölgelerde bulunan derelerin tarım arazisi bölgesinde bulunan derelere nazaran daha kirliği olduğunu ifade eden Özdemir, Sapanca Gölü’nden en fazla Sakarya Su Kurumu İdaresi’nin (SASKİ) su çektiğini söyledi. Sapanca’dan su çeken kurumların sırasıyla İSU, sanayi kuruluşları, havza yerleşimleri, şişeleme tesisleri, süs bitkisi sektörü ve buharlaşma şeklinde olduğunu söyledi.
53 milyon metreküp su kayıp
İSU eski genel müdürü Servet Alpaslan, Yuvacık Barajı’nın yıllara göre su oranları hakkında bilgi verdi. 2013 yılına kadar olan güncel verileri katılımcılara aktaran Alpaslan, su kayıpları hakkında sunum yaptı. 1999 yılında %26 olan su kaybının depremden sonra %43’e ulaştığını söyledi. Alpaslan 2013 yılında ise 53 milyon metre küp su kaybı yaşandığını söyledi. Yaşanan su kaybının yağışların az olmasının yanı sıra sanayinin kullanımından da kaynaklığını söyleyen Alpaslan, yatırım eksikliği nedeniylede kayıpların yaşandığını vurguladı.
Köprüler rant projeleridir
Katılımcıları İstanbul Kuzey Ormanları’nın durumu hakkında bilgilendiren Çidamlı, “Üçüncü havalimanı ve üçüncü
köprü projeleri ulaşımı rahatlatmak için değil, rant için yapılmış projelerdir. Boğaz köprüsü projeleri ilk köprüden itibaren hiçbir zaman ulaşımı rahatlatmayı amaçlamamıştır. İki köprü de rant sağlamak için İstanbul’un ortasına yerleştirilmiş ve milyonlarca kişinin kaderini belirleyen faktör olmuştur. Bizim oluşumumuz bu rant kazancına karşı çıkarak, üçüncü havalimanı ve üçüncü köprü inşaat havzalarında yapılan ağaç katliamına karşı durmayı amaçlamaktadır” dedi.
Çidamlı’ dan sonra söz alan Balaban Köyü muhtarı derelerine boru döşemek isteyen İSU’ya karşı nasıl mücadele ettiklerini anlattı. Sonrasında Yanıkköy muhtarı söz aldı ve Yanıkköy deresinin kuruduğunu söyledi. Şirketlerin direkt kaynaktan su aldığını belirtti. Yanıkköy muhtarından sonra konuşan GÖLDER temsilcisi de “Halkın suyuna karşı yapılan bu saldırılara karşı nasıl mücadele edilmesi gerektiğini tartışalım” dedi.
Daha sonra sözü Kocaeli Üniversitesi öğrencisi Sibel Artut geçen sene Yavuz Selim Öğrenci Yurdunda yaşanan su kesintileri sonucu başlayan su isyanını anlattı. Sonrasında Derince Halkevi adına Merve Arısoy, Çınarlıdere’ye de aynı Balaman Köyü’ndeki derelerde olduğu gibi İSU’nun kuraklığı önlemek için boru döşemek istediğini ancak kuraklığın bu şekilde giderilemeyeceğini, öncelikle Çenesuyu Şişeleme Tesisleri’ndeki suyun parasız olarak halkın kullanımına sunulması gerektiğini belirtti.
Sonra sözü alan Nazif Korkmaz konuşmasında Kandıra’nın Kuzey Otoyol Projesi’nden dolayı talana açılacağından, ayrıca suyun kullanım hakkının şirketlerin değil halkın olması gerektiğini belirtti. Yaşam alanlarımıza sahip çıkmamız gerektiğini, su hakkı mücadelesinin çok önemli olduğunu ekledi.
Son olarak sözü Erkut Güzel alarak sonuç bildirgesini okudu.
Sonuç bildirgesi:
Sanayinin ve inşaat alanlarının plansızca arttığı günümüz dünyasında, kuraklık ve ona bağlı olarak yaşanan susuzluk, karşımıza yaşamsal bir sorun olarak çıkmaktadır. Tarım alanlarının, ve içme sularının şirketlerin yasayla da korunan bir şekilde kullanımına ve ticarileştirilmesine yola çıkması sonuncusu sadece bir avuç şirketin para kazandığı bir metaya dönüşmüştür. Kocaeli’nin su havzalarının, bölgenin hızlı sanayileşmesine ve nüfus artışına yetmediği anlaşılmasına rağmen tüm yaşam için bir su politikasının olmadığı görülmektedir.
Bugün, kamu yararı ilkesi gözetilerek, su kaynaklarının insanlık ve doğanın devamlılığı açısından hizmete nasıl sunulacağı; toplumun geniş kesimlerinin temsilcilerinin oluşturacağı bir su meclisi tarafından karar verilmesi gerektiği anlaşılmıştır.
Bugün burada, seçimler öncesinde oy hesabı yapıp bölgenin su kaynaklarını umarsızca sömürenlere rağmen suyun bitmekte olduğunu ve acil önlem alınması gerektiğini bilen herkese, suyun ticarileştirilmesinin tüm boyutlarına karşı mücadeleyi hedefleyen bir meclisin buradan çağırıcılığını yapıyoruz.
Su hizmetlerinin özelleştirilmesi ve piyasalaştırılmasına; belediyelerin ve ilgili kamu kuruluşlarının ticarethaneler haline getirilmesine karşı mücadeleyi büyütmeye çağırıyoruz.
Su havzalarının ticarileştirilmesine, suyun kullanım hakkının şişeleme ve depolama şirketlerine geçmesini engelleyecek, başta Sapanca Gölü ve Yuvacık Barajı çevresindeki derelerin özgürce akabileceği bir mücadeleyi birlikte yükseltmeye çağırıyoruz.
Doğayı yıkıma uğratan ve yasalaşan düzenlemeleri fiilen uygulatmamayı ve tüm doğa için yeni bir hukuksal düzenlemeyi sağlamaya çağırıyoruz.
Kocaeli su forumundan aldığımız bilgi, birikim ve güçle birlikte Sapanca Gölünün ekolojik olarak ölmemesi ve yazı susuz geçirmemek için acil olarak uygulanması gereken taleplerimiz şunlardır:
* Yaklaşık %40’larda olan içme suyu kaybının ortadan kaldırılmasına dönük acil altyapı hizmetleri uygulanmalıdır. Eskimiş olan isale hattının ve vanaların değiştirilmesi sağlanmalıdır.
* Sapanca Gölünü besleyen dereler üzerindeki su dolum ve şişeleme şirketleri kapatılmalıdır. Derelerin özgürce akıp Sapanca Gölü nün beslenmesi sağlanmalıdır.
* Su havzaları üzerindeki taş ocakları kapatılmalıdır.
* Sanayinin kaçak ve kontrolsüz su kullanımının önüne geçilmesi için kontroller artırılmalı, gerekli cezai yaptırımlar uygulanmalıdır.
* İçme suyu üreten Yuvacık Barajı’nın İSAŞ şirketinden alınarak özelleştirmesinin önüne yasal olarak engel olunmalıdır.
* Arıtılmış içme suyunun inşaat ve park-bahçelerde kullanımına yasak getirilmelidir.
* Su kullanımı ucuzlatılmalıdır.
Bizler su meclisinin çağırıcıları olarak bu taleplerimizin takipçisi olacağız. Suyumuza sahip çıkacağız.
Biz su forumu düzenleyicileri olarak; bugün bu tarihi anda yapılan tüm konuşmaları, sapanca gölü ve çevresinde yaşayanlar ile Kocaeli halkına bir manifesto olarak ulaştırılmasını sağlayacağız.